Yıldızlar Sandığımızdan Daha Yaşlı

 Nisan 1990'da atmosferin yanıltıcı özelliğinden kurtulmak için uzaya gönderilen Hubble uzay teleskobu, astronomi dünyasında büyük ses getirtecek yeni bir buluşa imkan sağladı. Evrenin başlangıç noktası olduğuna inanılan büyük patlama sonrası, ilk yıldızların oluşması için 400 milyon yıl gerekecekti. Lakin  HUT, (Hubble Uzay Teleskobu) teknik olarak o kadar büyük bir aygıttır ki patlamadan 500 milyon yıl sonra oluşmuş olan yıldızları analiz etme niteliğindedir. Adını 20. yüzyılda yaptığı gözlemler sonucu evrenin statik bir yapıda olmadığını kanıtlayıp, Einstein'ın "kozmolojik sabit" adındaki görüşünü çökertmiş olan Amerikalı astronom Edwin Hubble' dan alan bu devasa araç, büyük patlamadan 500 milyon yıl sonra oluşmuş olan yıldızlarda alışılmışın ötesinde bazı özellikler keşfetti. Kuramsal fiziği ele aldığımızda aslında evrende oluşan ilk yıldızların; hidrojen, helyum ve az miktarda lityumdan oluştuğunu biliriz. Oksijen, demir, azot, karbon ve diğer ağır elementler ise daha sonra oluşan yıldızların çekirdeklerinde meydana gelen füzyon tepkimeler sonucu üretilecekti. Avrupa Uzay Ajansındaki (ESA) bilim insanları bu bilgilerden yola çıkarak büyük patlamadan 500 milyon- 1 milyar yıl sonra oluşmuş yıldızları incelediler. Bilim insanları bu dönemlerde oluşacak yıldızların hidrojen, helyum ve lityum gibi elementlerden olduğunu biliyorlardı ama Hubble keşfettiği verilerle tüm ezberleri bozdu. Yıldızların bu elementlerden oluştuğuna dair bir bulguya rastlamadılar. Gözlem yapılmadan önce düşüncelerinde yıldızların bu elementlerden oluşmakta olduğu yatıyordu. Ama veriler çok daha farklı şeyler söylüyordu. Peki  bu sonuç yıldızların aslında ilk başlarda bu elementlerden oluşmadığını mı gösteriyor? Hayır! Bu veriler aslında yıldızların, bizim tahmin ettiğimizden çok daha önce oluştuklarını gösteriyor.



Bilim dünyası işte böyle bir yer. Teknolojiniz ne kadar gelişirse gelişsin, 100 yıldır benimsediğiniz bir bilgi işte böyle bir değişime uğrayabiliyor. Bunu bize tarih gösterdi. Batlamyus Dünya merkezli bir evren modelini ortaya sununca 1500 yıl insanlar bu görüşe taptı. Kopernik ise bunu sonsuza dek(!) değiştirilemez bir olguya sokup, bunu Güneş merkezli bir sistem haline getirdi. Ya da Newton'ın fiziği 300 yıl değiştirilemez iken Einstein adındaki bir gencin bunu yıkması gibi... Bugün ölesiye taptığımız bir yasanın yarın hayatta olmayabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Çünkü artık bilim hızlı bir şekilde gelişip, değişiyor.