Kayıtlar

Mayıs, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

The Apollo Guidance Computer (AGC)

Resim
İnsanlığı aya taşıma misyonu Apollo,  50lerin sonunda başlayıp, 70lerin başında sona eren ve yüzbinlerce insanın ortaklaşa çalıştığı bir görevdi. F. Kennedy suikaste kurban gitmeden önce Nasa'yı teftiş ettiği bir sırada oradaki temizlikçi adama "burada ne yapıyorsun?" dediğinde adamın "uzay misyonu için çalışıyorum" demesi bunun en güzel örneğiydi. Soğuk savaşı başta götüren Sovyetler Birliğinin yaptığı ilkleri görünce Amerika çoktan ay için kolları sıvamıştı. Apollo misyonunun vizyonu önce ayı Jules Verne' nin kitabındaki gibi turlayacak, bir sonraki görevde de aya tam iniş yapılacaktı -ki bu da Apollo 11 e kalmıştı. Bu misyon Kolomb'un Amerika keşfinden daha büyük bir keşif olduğu için ve daha ilk insanın 1961 de uzaya çıktığını göz önüne alırsak birçok sorunu da barındırıyordu. Bunlardan biri de bu programı yönetecek bir bilgisayardı. Bilgisayar endüstrisi o dönemler emekle çağındaydı hatta bırakın interneti, programlama dediğimiz herhangi bir şey de ...

Geçen Sene Bugün

Resim
Geçen sene bir gün önce 5 Mayıs gecesi Denizlerin ölüm yıldönümünde mezarlarında anmak için yola çıkıp sabahın ilk ışıklarında Ankara'ya varmıştım. Eve geçtiğimde Hasan ve ben yokken Konya'dan ziyaretine gelen iki arkadaşı uyuyordu. Odalarına girdiğimde hepsi uyandı ve Hasan bizi tanıştırdı. Hızlıca kahvaltı yaptık çünkü onlar Ankara'yı gezecekti ben ise mezarlığa erkenden yetişmek istiyordum. Kahvaltı sonrası evden çıkıp önce Kızılay'a gidip oradan aktarma yapıp Karşıyaka mezarlığında indim. Mezarlık Türkiye'nin en büyük mezarlıklarından biri ve birçok giriş kapısından oluşuyor. Otobüsten indikten hemen sonra karşıdaki bir markete gidip Samsun marka bir paket sigara aldım. (Gezmişin son isteğinden biri bu sigaraydı) Marketçiye Denizlerin mezarını sorduğumda 2. Kapıya gitmemi söyledi. Tam da o esnada hemen karşıda 2. kapıya hareket eden bir minibüs vardı. Koşsam da yetişemedim ve görevli bir sonrakinin gelmesine bir saatten fazla olduğunu söyleyince yürümeye karar v...

Tanrı Parçacığı Saçmalığı

 Günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce Domekritos o zamana kadar kimsenin sormadığı bir soru sormuştu. Herhangi bir cismi hangi boyuta kadar bölebiliriz? Ve ya bir cisim sonsuza kadar bölünebilir mi? İlerleyen yıllarda Demokritos maddenin eninde sonunda bölünemeyen bir safhaya indirgenip bu parçanın bölünemeyeceği kanaatine vardı ve eski Yunanca' da bölünemez anlamına gelen atomos ismini verdi bu maddenin en küçük haline. Günümüze kadar bu model bir çok simyacı ve biliminsanının elinden geçti ve günümüzde atom adı verdiğimiz yapıtaşlarına evrildi. Demokritos atomun bölünemez olduğunu ve en küçük yapıtaşı olduğunu düşünse de son yüzyılda atom konusunda bir çok şey yeniden yazıldı. Atom bölünebilirdi ve atomdan da küçük yapıtaşları vardı. Bunlar ise kuarklar, leptonlar ve bozonlardır. Bunlardan en popüleri son keşfedilen ve maddeye kütle kazandırdığı düşünülen parçacık Higgs Bozonu ya da diğer ismiyle Tanrı Parçacığı. Bu bozon keşfedildiğinde 1919 da Einstein'ın genel göreliliğinin k...

Tanrının Parmağı

 Uzun zamandır düşündüğüm bir şey var. Bir Tanrının yüzde yüz var olduğu  bir evren düşünelim. Tanrı parmaklarını şıklatıp anında bir evren yaratacak güce sahipken bunu gerçekten bu şekilde mi yapar yoksa biz insanların "bilim" dediğimiz bir dizi evreden sonra mı meydana getirir. Veya tüm canlılığı yaratırken (insan hariç) hangi şekilde yapardı bunu. Benim cevabım ikincisi olurdu ve buna gösterebileceğim en iyi örnek de insanın  yaratılışıdır. Kur'anda geçtiği üzere Hz. Adem önce yaratılıp, Hz Havva ile yasak meyveyi tadıp, ceza olarak dünyaya gönderilmişti. Ama bu esnada Dünya da bir çok olay yaşanmıştı bile. Birkaç kitlesel yok oluş yaşamış bir Dünyada bu olaydan bağımsız olarak Hz Adem'in Dünya'da hiç karşılaşmadığı şuan da var olan hayvanların 24-25 katının nesli çoktan tükenmişti. Buna karşı olarak da aslında bunların insanlıktan bağımsız olduğunu düşünüyorum. Buna da evreni örnek verebilirim. Geçmişte ve şimdi gökyüzünün ötesinde neredeyse sonsuz sayıda olay...